wp

“Modernleşmeyle Başlayan Konut Serüveni”


“Modernleşmeyle Başlayan Konut Serüveni”

  • 27.01.2023
  • 287

Modern belediyeciliğe ve imara, konuta dair düzenlemeler hepi topu 160 yıldır hayatımızda. Koskoca imparatorluğun imar, nüfus, temizlik vesair faaliyetleri altı yüz yıldan uzun süre kadılık müessesesi, vakıf ve lonca teşkilatları idaresinde düzenlenmiş. Tanzimat sonrasında Avrupa usulü modern belediyecilik uygulamalarına geçme kararı alınınca, ilk şehremaneti de İstanbul’da kuruldu, 1854’te. Dersaadet Belediye Kanunu’nun oluşturulması ve İstanbul’un yirmi idari bölgeye ayrılması ise 1877’de oldu. 1923’ten hemen bir yıl sonra 1924-25 yıllarında Cumhuriyet’in ilk imar planı yeni başkent Ankara için yapıldı. Başkent, taşranın kalkınmasına öncülük edecekti ve imar planıyla da örnek olacaktı.

Modernleşmenin imar hareketiyle ayrı düşünülemeyişini anlatıyor sergi. Kronolojide 1948’e denk gelen Bina Yapımını Teşvik Kanunu, giderek büyümeye başlayan imar heyecanını en iyi hissettiren işaretlerden biri olarak göze çarpıyor.

Sergide bir koridor daha var ki, çok eğlenceli. Ev içinde çekilmiş anı fotoğrafları, dergilerden reklamlar, gazetelerden ilanlarla, kupürlerle bezeli. Amina Rezoug, Cem Sorguç ve Pelin Derviş’in hazırladığı “İdeal Evin Halleri”, mimarlık dergisi Arkitekt’in 1931-1980 yıllarına ait sayfalarından oluşan bir zemin üzerinde yer alıyor. Karşısındaki duvarda ise Hilmi Tezgör’ün sergi için hazırladığı edebiyat seçkisi var. Türkçe şiir, öykü ve romanlardan seçilmiş metinler bunlar. Yine Tanzimat döneminden başlayarak çağdaş edebiyata kadar uzanıyor. Ve konut tarihinin edebiyatımızdaki izdüşümünü gösteriyor. Serginin küratörü Cem Sorguç’a göre, insanın barınma serüveni binlerce yıl önceye giden tarihsel ve karmaşık bir konu. Bugün daha çok telaffuz ettiğimiz konut ve konut sorunu ise Endüstri Devrimi’ne ve Türkiye’de Tanzimat dönemine tarihleniyor.

Sergi fikri nasıl oluştu? Ne kadar sürdü hazırlık süreci?

VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin beşinci ayağı bu sergi. 2015 sonbaharında başlayan çalışma 2016 Mart’ında tamamlandı.

Sergide, Tanzimat’tan günümüze uzanan bir kronoloji var. Apartmanlar, toplu konutlar, lojmanlar, tatil köyleri… Bu seçkiyi hazırlarkenki hassasiyetleriniz nelerdi?

Tanzimat’la, biraz yüzünü Batı’ya çevirmeyle, biraz da birtakım koşulların getirdiği bir etkilenimle başlayan, yaşama tarzını, yaşama mekânını da etkileyen bir süreci ele aldık. 19. yüzyılda endüstriyelleşmeyle birlikte, bizde de konut dediğimiz, evden farklı olarak “çoklu ev” halinin ortaya çıkışının, birilerinin tanımadığı birilerine ev yapmasının başlangıcı da bu dönemlere denk geliyor. Ekonominin başka boyutlara evrilmesi ve beraberinde barınma meselesinde başka aktörlerin, mekânların ortaya çıkması ve kentleşme özellikle 19. yüzyıl ortasında hızlanıyor. Bütün bunlar konut meselesini direkt etkileyen unsurlar; pişirme öğesinden, saklama öğesine, yatma uyuma, ısınma ve yeme içmeye… Dünyada da aynı… Nasıl yüksek katlı binalar asansörün icadıyla geliştiyse konutlar da teknolojiyle, özellikle muhtelif tesisat sistemlerinin gelişimiyle değişime uğramaya başlıyor. Konutun dönemi itibariyle tarihsel olduğunu düşünüyorum.

Ondan öncesine gidilebilir miydi, gidilirdi ama başka bir çalışma olurdu ve akademik detaylar içinde kaybolabilirdi. Dolayısıyla bir yerde durmak gerekiyor. Sergide asıl derdimiz serginin çok akademik ve konunun bilenine değil, aşina olanına da yakın durabilmesiydi. İşin ekonomik, sosyolojik boyutu var, tipolojisi var, barınma hali var… Mimarlar üzerinden, üsluplar üzerinden de ele alınabilirdi. Biz konuyu sistematize ederek herkesin izleyebileceği hale getirmek istedik. Ve meseleyi apartmanlaşma, kira evleri, toplu konutlar ve endüstrileşmeyle birlikte kentin yanı sıra kırsalda da devlet eliyle ya da kooperatifleşme ile konut yapma üzerinden ele aldık. Buraya ait bir sergi olmasının yanında dönemin modernizminin uluslararası hale gelen yayılmacılığına da buradan bir kesit açmak istedik. Gündelik hayatın değişimiyle ilgili bir kesit.



“Modernleşmeyle Başlayan Konut Serüveni”


“Modernleşmeyle Başlayan Konut Serüveni”

Modern belediyeciliğe ve imara, konuta dair düzenlemeler hepi topu 160 yıldır hayatımızda. Koskoca imparatorluğun imar, nüfus, temizlik vesair faaliyetleri altı yüz yıldan uzun süre kadılık müessesesi, vakıf ve lonca teşkilatları idaresinde düzenlenmiş. Tanzimat sonrasında Avrupa usulü modern belediyecilik uygulamalarına geçme kararı alınınca, ilk şehremaneti de İstanbul’da kuruldu, 1854’te. Dersaadet Belediye Kanunu’nun oluşturulması ve İstanbul’un yirmi idari bölgeye ayrılması ise 1877’de oldu. 1923’ten hemen bir yıl sonra 1924-25 yıllarında Cumhuriyet’in ilk imar planı yeni başkent Ankara için yapıldı. Başkent, taşranın kalkınmasına öncülük edecekti ve imar planıyla da örnek olacaktı.

Modernleşmenin imar hareketiyle ayrı düşünülemeyişini anlatıyor sergi. Kronolojide 1948’e denk gelen Bina Yapımını Teşvik Kanunu, giderek büyümeye başlayan imar heyecanını en iyi hissettiren işaretlerden biri olarak göze çarpıyor.

Sergide bir koridor daha var ki, çok eğlenceli. Ev içinde çekilmiş anı fotoğrafları, dergilerden reklamlar, gazetelerden ilanlarla, kupürlerle bezeli. Amina Rezoug, Cem Sorguç ve Pelin Derviş’in hazırladığı “İdeal Evin Halleri”, mimarlık dergisi Arkitekt’in 1931-1980 yıllarına ait sayfalarından oluşan bir zemin üzerinde yer alıyor. Karşısındaki duvarda ise Hilmi Tezgör’ün sergi için hazırladığı edebiyat seçkisi var. Türkçe şiir, öykü ve romanlardan seçilmiş metinler bunlar. Yine Tanzimat döneminden başlayarak çağdaş edebiyata kadar uzanıyor. Ve konut tarihinin edebiyatımızdaki izdüşümünü gösteriyor. Serginin küratörü Cem Sorguç’a göre, insanın barınma serüveni binlerce yıl önceye giden tarihsel ve karmaşık bir konu. Bugün daha çok telaffuz ettiğimiz konut ve konut sorunu ise Endüstri Devrimi’ne ve Türkiye’de Tanzimat dönemine tarihleniyor.

Sergi fikri nasıl oluştu? Ne kadar sürdü hazırlık süreci?

VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin beşinci ayağı bu sergi. 2015 sonbaharında başlayan çalışma 2016 Mart’ında tamamlandı.

Sergide, Tanzimat’tan günümüze uzanan bir kronoloji var. Apartmanlar, toplu konutlar, lojmanlar, tatil köyleri… Bu seçkiyi hazırlarkenki hassasiyetleriniz nelerdi?

Tanzimat’la, biraz yüzünü Batı’ya çevirmeyle, biraz da birtakım koşulların getirdiği bir etkilenimle başlayan, yaşama tarzını, yaşama mekânını da etkileyen bir süreci ele aldık. 19. yüzyılda endüstriyelleşmeyle birlikte, bizde de konut dediğimiz, evden farklı olarak “çoklu ev” halinin ortaya çıkışının, birilerinin tanımadığı birilerine ev yapmasının başlangıcı da bu dönemlere denk geliyor. Ekonominin başka boyutlara evrilmesi ve beraberinde barınma meselesinde başka aktörlerin, mekânların ortaya çıkması ve kentleşme özellikle 19. yüzyıl ortasında hızlanıyor. Bütün bunlar konut meselesini direkt etkileyen unsurlar; pişirme öğesinden, saklama öğesine, yatma uyuma, ısınma ve yeme içmeye… Dünyada da aynı… Nasıl yüksek katlı binalar asansörün icadıyla geliştiyse konutlar da teknolojiyle, özellikle muhtelif tesisat sistemlerinin gelişimiyle değişime uğramaya başlıyor. Konutun dönemi itibariyle tarihsel olduğunu düşünüyorum.

Ondan öncesine gidilebilir miydi, gidilirdi ama başka bir çalışma olurdu ve akademik detaylar içinde kaybolabilirdi. Dolayısıyla bir yerde durmak gerekiyor. Sergide asıl derdimiz serginin çok akademik ve konunun bilenine değil, aşina olanına da yakın durabilmesiydi. İşin ekonomik, sosyolojik boyutu var, tipolojisi var, barınma hali var… Mimarlar üzerinden, üsluplar üzerinden de ele alınabilirdi. Biz konuyu sistematize ederek herkesin izleyebileceği hale getirmek istedik. Ve meseleyi apartmanlaşma, kira evleri, toplu konutlar ve endüstrileşmeyle birlikte kentin yanı sıra kırsalda da devlet eliyle ya da kooperatifleşme ile konut yapma üzerinden ele aldık. Buraya ait bir sergi olmasının yanında dönemin modernizminin uluslararası hale gelen yayılmacılığına da buradan bir kesit açmak istedik. Gündelik hayatın değişimiyle ilgili bir kesit.